İNSAN PSİKOLOJİSİNE DAİR

Uzman Klinik Psikoloğu Merve Akdeniz Yapıcı ile insan psikolojisi


Gündem 19.10.2021 20:16:00 1547 0

İNSAN PSİKOLOJİSİNE DAİR

Uzman Klinik Psikoloğu Merve Akdeniz Yapıcı ile  insan psikolojisi

Akhisar’daki özel kliniğinde buluştuğumuz Yapıcı’yla insan psikolojisine dair sohbet ettik.
“Uzman Klinik Psikoloğu Oldum”
Konuşmasına kendini tanıtarak başlayan Yapıcı; “İstanbul Arel Üniversitesi ’de psikoloji eğitimi ve aynı üniversitede yüksek lisans eğitimi aldım. Biz yüksek lisans yaparken klinik psikolojide çocuk ergen yâda yetişkin alanını ikiye ayrılıyordu. Ben de çocuk ergen alanını seçtim. Daha sonra eğitimler sonrası uzman klinik psikoloğu oldum.” dedi. Çalışma hayatına değinen Yapıcı; “Sonrasında birçok hastanede özellikle Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde çalıştım. Süpervizyonlarımı tamamlayarak mesleği yetkinliğimi edindim. Daha sonra Özel Akhisar Hastanesinde göreve başladım. Öte yandan nitekim hayalim olan kendi kliniğimi açmaya karar verdim. Yaklaşık bir buçuk yıldır kendi kliniğimde hizmet veriyorum. Çocuk ergen uzmanlığına sahip olduğum için çocuk odaklı seansları sürdürüyorum. Ama aile çift terapisti, yetişkin -bireysel terapileri, kadınlara özel vajinismus tedavisini de sürdürüyorum. İlaçsız dikkat eksikliği tedavisini danışanlarıma sunuyorum.
Çocuk gelişimi testleri, dikkat testleri yani tek bir alanda değil birçok alanda çalışmalarımıza devam ediyoruz.” ifadelerine yer verdi.
“İnsan Çok Değişken Durum İçerisinde”
İnsan psikolojisinin bozulması hakkında konuşan Uzman Psikolog; “Bir insanın psikolojisinin bozuk olduğunu aslında çok net anlayamayız. Çünkü insan çok değişken bir durum içerisindedir. Bugün mesela ben kendimi kötü hissediyorumdur. Psikolojisi bozuk biri gibi davranıyorumdur. Yarın çok keyif aldığım bir haber almışımdır ve çok iyi hissediyorumdur.” diyerek sözlerini sürdürdü.
“Önce Kendisi Fark Etmesi Gerekiyor”
Bir insanın psikolojisinin bozulduğunu önce kendisi fark etmesi gerekiyor diyen Psikolog Yapıcı; “Bozulma varsa öncelikle günlük rutinlerimizde yaptıklarımızda erteleme yapmak istememe vardır. Hayata karşı mutsuzluk umutsuzluk vardır. Gelecek ile ilgili hiçbir düşünceniz yoktur. Hatta bazen ‘Öleyim de kurtulayım.’ diyen vardır. Bu da hep aynı ve rutinde kötü hissettiği duyguda kalmış olması gerekir. Bu duygu da şöyledir aslına bakarsak yemek yemek istemiyor ya da çok yemek yiyor olabilir. Uyumak istiyor olabilir tam tersi hiç uyuyamıyor olabilir. Günlük işlevsellikteki sorumluluklarını yerine getirmez halde olur. Çok gergin büyük öfke patlamaları gösteriyor şeklindedir. Ya da tam tersi her şeye tamam diyen kimseye hayır diyemeyen bir insana dönüşmüş olabilir.” dedi.
“Uçlarda Tepkiler Verir”
İnsanların psikolojik sorunlarının belirtileri olarak konuşan Yapıcı; “İnsanlar psikolojik sağlamlığını kaybettiğinin de uçlarda tepkiler verir. Biz insanların o şekilde psikolojik sorun yaşadığını anlıyoruz. Şu da yanlış dışarıda böyle bir insan gördük ‘A bunun psikolojisi bozuk.’ diyerek etiketleme yapmak ta bana doğru gelmiyor. O sebeple kişi kendindeki bozulmayı fark edip kendi destek almaya karar verdiğinde o bozulma çok kısa sürede toparlanıyor. “ diye söyledi.
Bazı danışanların yakınları baskısı ile geldiğini belirten Yapıcı; “O tarz durumlarda pek cevap alamıyoruz. Ama sonra bize güvenip tekrar gelen kişinin istediğini beklediğini doğru analiz yaptığınızda ikinci seansa yakınları olmadan geliyor. Burada psikoloğuna güven önemlidir.” dedi.
“İnsanlar Odamın Kuytu Köşede Olmasını İstiyordu”
Çocuklardaki psikolojik bozukluklardan bahseden Uzman Psikolog Yapıcı; “Tırnak yeme, konuşma bozukluğu, altına kaçırma, kaka kaçırma, okulda uyum sorunu varsa, arkadaşlarına saldırgan davranıyorsa ya da aile içinde kendini değerli hissetmiyorsa aslında anormal diye nitelendirdiğimiz belirtileri gördüğümüz zaman hemen bir destek almaya başlanmalıdır.” diyerek psikoloğa giden insanların maruz kaldığını toplum baskısından söz etti. Yapıcı; “İstanbul’da çalışırken toplum baskısını hiç hissetmedim. Orası büyük bir yer kimse kimseyi tanımıyor. Ama burası öyle değil. Hastanede çalışırken insanlar odamın daha kuytu köşede olmasını, insanların olmadığı yerde olmasını istiyordu. Kolun kırıldığında acile gidip tedavi oluyorsun duyguların kırıldığında da psikoloğa gelebilirsin.” dedi.
“Bedene Verdiğimiz Önemi Ruha Vermiyorsak”
Bunun sebebi insanların ruh sağlığına vermediği önemden kaynaklanıyor diyerek sözlerini devam ettiren Yapıcı; “Bedene verdiğimiz önemi ruha vermiyorsak gerçek bedensel sağlığı oluşturamıyoruz. Bunun yanı sıra duygularını dışarıya yansıtmayan insanlar duygularını içlerine biriktirirler. Duygularını içine biriktirmekte ben şöyle adlandırıyorum. Biz evimizdeki fazlalık eşyaları topluyoruz ama elimizde bir tek çuval var. O bir tane çuvalın içine eşyaları koyuyoruz koyuyoruz. Bakıyoruz üstünde biraz daha yer var. Biraz daha koyarken eşyalar yanlarından çıkmaya başlıyor.” diyerek durumun önemine dikkat çekti.
“Başkalarına Gösterdiğiniz Şefkati Kendinize Ne Kadar Gösteriyorsunuz?”
Öz şefkatli farkındalık hakkında bilgi veren Uzman Psikolog; “Ben bireysel seanslarda öz şefkatli farkındalık özellikle çalışıyorum. Kısaca şöyle tanıdığım bir arkadaşıma kötü zamanında ona şefkat göstererek ona yanında olduğumu hissettiriyorsam kendime de zor zamanlarda onu sunabilmeyi diliyorum. Ben danışanlarıma genelde şunu soruyorum. ‘Başkalarına gösterdiğiniz şefkati kendinize ne kadar gösteriyorsunuz?’ diye.” dedi.
Kendimize şefkat göstermeme sebebi olarak bunun bize öğretilmediğini söyleyen Yapıcı;” Kendine şunu diyebilirsin ‘Kendine sarılıp herkes gittiğinde ben seninleyim.’ Kendini sevmek kendini kabul etmek yargılamamaktan geçiyor.” diyerek insanları öz şefkatli farkında olmaya davet etti.
“Gelecek Korkusu, Yoğun Anksiyete Nöbetleri…”
Psikolojik anlamda insanlarda şuan pandeminin sebep verdiği yansımaları yaşıyoruz diyen Yapıcı; “Birçok insanda gelecek korkusu, yoğun anksiyete nöbetleri, çocuklarda pandeminin verdiği sürekli evde anne baba ile olma sonrasında okul retti var. Ödev yapmak istememe var. Çocuklarda yanlış internet kullanımı ve benzerleri pandemi ile artış gösterdi.” diyerek pandeminin etkilerini belirtti.
“Karşı Taraf Değişsin Diyor”
Aile çifti terapisi yaptığından bahseden Yapıcı; “İnsanların birbirine tahammülü hiç yok. Çok severek evlenen çiftler geliyor mesela. Aynı evin içine girince bütün enerji bambaşka oluyor. Bunların sebepleri esneklik sağlamayı başaramıyoruz. ‘Ben böyleyim işine geliyorsa.’ diyor bir taraf diğer taraf eğilip bükülmeye çalışıyor. Evlenmeden önce biz tam bir elmaysak evlenirken birer yarımızdan feragat edip diğer kişi ile bir tam elma yoluna gitmek zorundayız. Ama genelde terapiye gelenlerden bazıları o tam elma olmaktan vazgeçmiyor. Karşı taraf değişsin diyor. Bu elma ile armudu birleştirmek gibi oluyor. Bu tek taraflı olacak bir şey değil. Her kişi rolünü doğru yapmadığı zaman uçsuz bucaksız noktaya dönüyor. Öte yandan 
Kendimizi zora koşma olduğu için mahalle baskısı ile birlikte kadınlar ile çalışmalarımız oldu.” diyerek insanların hayatına dokunmaya devam edeceğini belirtti.
“Mesleğimize Daha Sıcak Baktılar”
Yapıcı; “Popüler kültürün etkilerine değinecek olursam aslında bizim etik kurallar dâhilinde öğrendiğimiz daha mesafelidir. Onun özel alanına müdahale etmiyoruz. Terapiye gelen kişi kahve ve kurabiye yok mu direyerek televizyonda gördüklerini bizden istiyor. Burası o yöne kaymamalı. Ama şöyle bir artısı oldu. İnsanlar normal görmeye başladı. Orada iş adamının da sorunu oluyor. Bir kadının da çocuğunda sorunu oluyor. Yani aslında herkesin bir yarası olduğunu kabul ettiler. Bizim mesleğimize bir tık daha sıcak baktılar.” dedi.
“Çok İyi Geldiğini Fark Ettim”
“Hâlihazırda kendimde bir problem hissedersem destek alırım.” diyen Yapıcı, psikiyatrise değil psikoloğa gitmeyi tercih ettiğini sebebini ise şöyle açıkladı. “Çünkü kişinin önce kendi iradesini kendi ürettiği çözümü fark edebiliyor olması gerekiyor. Sonrasında neler yapabileceğini görebilsin. Ama kesinlikle destek alınması yönündeyim. Bir çıkmazdaysak destek almalıyız.” dedi.
“Öğretilmiş Bir Güç Savaşı İçindeyiz”
İnsanların sorunları ile baş etme yöntemine değinen Yapıcı; “Yok sayarak ya da sorunlarını bastırarak yapıyor. Bunu çocuklarda daha çok görüyorum. Çünkü anne babalar bunu onlara öğretemedikleri için. Çocuğumuzun okulda kavga ettiğinde ona ne hissettiğini sormuyoruz.” diyerek sözlerini sürdürdü. “ Öğretilmiş bir güç savaşı içindeyiz ve bu çocukluk döneminde başlıyor. İnsanlar bu oda da ağladığında özür diliyor. Ağlamayı zayıflık olarak görüyorlar.
“Ertelemeyin”
Duygusal, naif ve içe dönük kişiler psikolojik anlamda daha çok yara alabiliyor çünkü sorunlarını biriktiriyor.” diyerek düşüncelerini belirtti.
İnsanların ruh sağlığına beden sağlığı kadar önem vermesi gerektiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikoloğu Yapıcı; “ Ruh ve beden bir bütündür. Ruh hastalığında bu bedene de sirayet ediyor. Ertelemeyin.” diyerek sözlerini aktardı.

 

 

 


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ